UCU BUCAĞI OLMAYAN TERÖR
Türkiye; Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının birleştiği noktada bir köprü durumunda bulunmaktadır.
Dünya güç dengesini etkileyebilecek sürekli ve çok yönlü çıkar ve güç çatışmalarına sahne olması bu durumda çok normal.
Ortadoğu’daki petrol kaynaklarına yakınlığı ve Orta Asya’daki Türk devletleri ile bütünleşme avantajı nedeniyle önemli bir
jeopolitik ve jeostratejik konuma sahiptir.
Yani kısaca konum olarak Müslüman ülkeler içinde cumhuriyet ve demokrasi ile idare edildiği için politik.
Üç kıta ortasında bulunduğu ve savaşta, barışta etkin bir bölge olduğu için de stratejik konumdadır.
Bu durumda, Devletlerin gözlerini Türkiye'ye çevirmelerine sebep olmaktadır.
Güçlü devletlerin etkin politikaları karşısında zayıf kalan bazı devletler, terörü bir araç olarak görmüşlerdir.
Güçlü bazı devletlerde, uluslar arası alanda kendi politikalarını kabul ettirebilmek, rakiplerini etkisiz kılabilmek için, terörü kullanmayı uygun bulmuşlardır.
Türkiye gibi stratejik öneme sahip ülkelerin terör ortamında tutulmasında, ülkemizi hedef olarak seçmiş devletler ve birtakım güçlerin çıkarları bulunmaktadır. Terörün amacı da sadece çıkarlarının devamını sağlamaktır.
Bu nedenle terörizm, bir siyasi mücadele aracı olmaktan çıkıp, bir ülkenin başka bir ülkeyi zayıflatmak, düzenini bozmak ve maddi manevi yenilgiye uğratarak
kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak şeklini almıştır.
Teröre destek veren, sempati duyan kesim; genellikle dini açıdan Müslüman ve dini üstte tutan bir hayat yaşayan kesimdir.
Bu kesim yaşantılarının her dönemini dine bağlarlar.
İş, okul, sosyal hayat, statü, ev, organizasyon vs. hep dine bağlayarak yaşar ve din üzerinden kendilerine saygı duyulmasını isterler.
Peki Devletimiz terörü bitirmek adına ne kadar Din üzerinde durdu, ne kadar Dini kullandı?
Dinin etkisinin bu kesimler üzerinde Milliyetçilikten daha önemli olduğunu ne zaman keşfetti?
HÜLYA ÇAKIC
Yorumlar
Yorum Gönder