Kayıtlar

hayat etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Çalışmak Kurtarıyor İnsanı

Resim
Hayat tek başına hiçbir şeyden ibaret değil sanırım. Yaşadığımız hayatı daha eğlenceli, daha çekilebilir hale getirmek için zaman isteyen bir delirme süreci gerekiyor. Kimsenin anlamadığı ama iç dünyanda kafana huni takıp deli gömleği giydirdiğin hayallerinin olabilmesi için. Dünya dev bir prodüksiyon, yer yer gerçek ögelere rastlanmakta. Hayat iş değil ama insanlar iyi okullarda okuyunca iyi bir iş, iyi bir koltuk, iyi bir maaş istiyorlar ve bunu da hak ediyorlar. İşte istedikleri olmayınca hayattan tat alamıyorlar, bu bir sarmal yani. Onlarca pantolon yerine bir kaç tanesiyle, sürekli dışarıda olabilmek için AVM vitrini yerine eğitici etkinliklerle de mutlu olabilir insanlar. Bir çok insan gerçeği görmezden gelerek dayanma noktasını bu şekilde belirlemiş oluyor. Bazı insanlar kaderim kötü derler, oysa çoğunlukla seçimleri yanlıştır. Gelirler az giderler fazla ama kaçımız gelirimizi arttırmak için hamleler yapıyoruz. Tuhaf olan ise kamuda çalışan bir memur maaşını az bulup

Sonsuz Hayal Kırıklığı

Resim
İnsanlar bir şey yapmadan önce yapacağı işin önemine göre beklenti içine girer bu doğaldır. Beklentisi karşılanmadığı zaman hayal kırıklığı yaşar bu da normaldir. İnsanların eline belirli bir senaryo verip yaşamasını ve yaşatmasını bekleyemeyiz, makine gibi dar bir kalıba sıkıştırıp yaşatamazsınız. Büyük çaptaki hayal kırıklıkları hayatımızla ilgili yaşadıklarımızdır. Bunlara bir çözüm genelde yoktur çünkü hayatlarımızın bin bir çeşit hali vardır. Bunu doğuştan zenginlerde de, işleri sonradan açılanlarda da görürüz ve yine hiçbir işi rast gitmeyenlere de tanık oluruz. Hayat mücadelesinde herkese aynı oranda mal, mülk düşmez. Her insanın maddi durumu iyi olmaz, fakirler de olacak, zenginler de olacak, açlıktan ölenler de olacak, yalnızlar da olacak, mutlu aile kurabilenler, acı çekenler de olacak, ömrü boyunca acı nedir bilmeyenler de olacak. Yani hayat bize mutlaka verir diye bir şey yok. Hayatla ilgili kesin olan tek şey bir gün biteceğidir. İnsanlar kendilerini başkalarıyla

Herkes Birbirine Ayna

Resim
Herkes birbirine ayna. Bizim yansıttıklarımızın karşımızdakinde bıraktıkları ve başkalarının yansıttıklarının bizde bıraktıkları. Hayat tüketmektir her şeyi, tüm bu yaşadıklarımızın hepsi tasarlanmıştır. Herkes hayatı boyunca hep bir şey arar, kimi kendini, kimi sevgiyi, kimi kaynağı ve sonunda da bu dünyadan selamını vererek gider. Geldiği yeri unutan gideceği yeri asla bulamaz. Geldik, yaşadık, gidiyoruz. Ne güzel söylemiş Mevlana 'Hamdım, yandım, piştim.' Çoğu insanda bir hava bir ahkam, özün belli sen bellisin neyin havası neyin kafası. Geldiği yeri unutan bir gün unutulmaya mahkumdur. Bir lokma ekmeği çoluk çocuk kazanmaya çalışıp evine getirenler şimdi bir basamak yükseldi diye şu an ki yoksulu fakiri görmezden gelip hatta aşağılayarak bakıyor. Rızkı verende, alanda Allah'tır. Yüksekten uçan yere sert düşer. Geçmiş geleceğimizi inşa eder, unutmadan ama günümüze de taşımadan. Hayatın kendisinin anlam olduğunun farkına vardığımda, teker teker anlamsızlaşmaya

Hiçbir Mutluluk Bedava Değildir

Resim
Yaşanan veya yaşadığımız her acı ileride yaşayacağımız mutluluğun reçetesidir. Mutlu olabilmek için ilk önce bu acıları bitirmemiz gerekir. Acıyla tanışan ve her şeye rağmen mutlu olmaya karar verip, mutluluğu seçen zaten onu hemen her yerde bulmaya başlar. Acıların bitmesini beklersek mutlu olmaya hiç vakit kalmayabilir, hiç sıra gelmeyebilir. Acıyı unutmayız, en fazla aza indirgeyerek onunla yaşamaya devam ederiz. Acıyı yaşayarak mutluluğun şifresini de çözebiliriz. Fikrimce acılar mutluluğun ücretidir ve değişkendir. Acıyla müzik dinleyen, acıyla yaşayan, acıyla mutluluğu unutan, efkar bağımlısı olanlara sözüm. Hiçbir mutluluk bedava değildir, acıda hayatın baharatı gibidir istemesek bile olmazsa olmazıdır. Acıya tutunmak bir nevi melankoli takıntısıdır. Her insan kendi istediği hayatın sabırlı mimarı olmalıdır. Bazılarına hayat her gün bayramken, bazıları hep gamlı ve kederlidir. Sabırda bir yere kadar o da bir gün çatlar. Mutluluk aramakla bulunmuyor, belki de yazılmış

Sevgi Derindir...

Resim
Verdiklerini görme hayatın ve sadece suçla. Sen kendini sevmez, hor bakarsan hayat sana yaptıklarınla uyumlu davranır. İşte o farkında olmamak kötü olan. Birçok şey gibi sevdiklerini de sonsuz zamana götürmesi ve hayatların yarım kalması. Hiçbir şey hatasız olmaz, seveceksen olduğu gibi sev, dost, arkadaş kal ve ol. Seven de gidebilir her giden menfaatleri için gitmez, her kalanda sevdiği için kalmaz. İki şık arasına sıkıştırılacak kadar basit değildir sevmek, gitmek, kalmak. Sevgide bencillik vardır, menfaat vardır, çünkü sevgide aynı zamanda mutluluk vardır. Mutluğun olduğu yerde huzur vardır, huzurun ve mutluluğun olduğu yerde kaybetme ve acı riski vardır. Aslında her şeyde menfaat vardır. Seven sevdiğinin menfaatini düşünüyorsa ayrı, kendi menfaatini düşünüyorsa ayrı. İnsanın kendi menfaatini düşünmesi çıkardır, çıkarı için kalabilir de, gidebilir de ama gerçekten sevenin çıkarı ve menfaati olmaz. Çünkü o sevgi hiçbir şey beklemez sadece seversin. Sevip gidenler sevdiğini

Varoluşsal Anlamsızlık

Resim
Hiç kimse boşa yada boşuna yaşamaz, her canlının hayatta olmak için bir sebebi vardır. Doğanın dengesi. Hayatın içini boşaltıp kendimizi gereksiz yoksunluk hissine sürüklememeliyiz. Varoluşsal anlamsızlık sorgulamanın başlangıcıdır. Bundan sonra farklı bir ben vardır artık. Ya anlamsızlığın uçurumlarında bir şekilde ruhsal anlamda zorluklar yaşayıp duracak yada kendine anlamsal değerler bulacaktır. Bu bazen din, bazen araştırma, bazen de insanlara yardım şeklinde olabilir. İnsanlar hayatlarında yolunda gitmeyen işler, ilişkiler, sıkıntıların üst üste geldiği zamanlarda sıkışmış ve çaresiz hissettiklerinde varoluşlarını sorgulamaya başlarlar. Var olma sürecimizde bir çok seçim yaparız, sonucu hayırlı olanda vardır, olmayan da. Bazı insanlar seçimleri ile kendileri için en iyi sonuca ulaşabilir, bazıları da ne kadar ölçüp biçseler de, hesap kitap yapsalar da yaptıkları seçim hayırlı olmaz. Zeka ile birlikte kendimizi sevip, değer vermek seçimlerimizde çok etkili oluyor. Varoluş

Temiz Su Kendini Kirletir Mi?

Resim
Hayat yarısının bitiş çizgisi yok, her şeyin bir bedeli var. Ne ekersen onu biçersin, ne kadar bedel o kadar başarı, azimde bir başarıdır sabırda, direnmekte ama önce istemek gereklidir. Kusursuzluk memnuniyetsiz göstermekten başka işe yaramıyor, keşke kusurlu yaşasaydım. Zaman öğretiyor hayatın baharını da, ayazını da. Zamansız fırtınalar dalları kırıp geçiyor. İyi havalarda fırtınayı hesaba katmak ise işimize gelmiyor. İnsan insanlık sıfatı ile insan olur. Bu sıfat noksan ise onda insanlık eserlerini bulursun ama insanı değil. Küfler zararlı mantarlardır. Uyusa zararlı, uyansa daha zararlı. Ne gözler var görmez baktım yetmez mi der. Her şeyi bildiğini sanır bilmediğini bilmez. Duyduğunu duyan, baktığını gören, uyuduğu sanılan bir olur mu, uyuyan gözleri kapalı olsa da beyni çalışan? Bekle diyor zaman belki yarın. Uyanmak güzel şey de bir uyanabilsek keşke. Anne karnındayken uykudayız, doğumdan ergenlik çağına kadar annemiz babamız uyutur sonra okulda hocalar uyutur, asker

Yanınızdayken Enerjinizi Çalan İnsanlar

Resim
Hep mızmızlanıp her şeyden şikayet edip düzelmek için hiçbir şey yapmayanlar. Yaptığın iyiliğin görevin haline getirilmesi. Sürekli kendinden bahsedip karşısındakini dinlemeyenler. Büyük rahatlıkla yalan söyleyenler. Negatif düşünen egoist insanları hayatınızdan çıkarın mutluluğunuzu, huzurunuzu artırın. Birinin üzerinizden ego tatminine çalıştığını hissediyorsanız kaçın. Vaktinizi ona bir şeyler anlatmaya çabalayarak geçirmek yerine daha değerli şeylere ayırın. Ben böyle insanlarla ilişkimi kesiyorum, bana bir şey katmayıp aksine var olan enerjimi de alıyorlar. Bir ilişkiyi kesmek iddialı bir karar, herkesin herkesi idare ettiği çağda üstelik. Kimseden ilişkimi kesecek derecede nefret etmek istemem ama mesafe koymak mantıklı geliyor. Çünkü nefrete yer açmak için yüreğimizde sevgiden yer çalmak gerekiyor. Örneğin çok yalan söyleyen insandan uzaklaşırım. Herkes yalan söyler, bende söylüyorum ancak sık tekrarlamak iletişimin sağlıklısızlığını ve samimiyetsizliğini gösteriyor. Sam

Dünya Bir İnsanoğlu Festivali...

Resim
Duyarsız bakmalı belki de hayata. Görmediğimiz bilmediğimiz hayatları hep bizimkilerden güzel ve iyi sanıyoruz. Bazılarının zindanı daha ferah gözüküyor, insan olmanın kendisi herkes için zor yaşamak kişiye göre değişiyor. Bizim beğenmediğimiz hayat başkası için cennet sayılabilecek nitelikte olabiliyor. O yüzden yaşadığımız hayatı hafife almadan sevmek, sevilmek için uğraşmak, iyi olmak güzel olan. Herkes farklı bir şekilde tükeniyor hayatta. Bazen doğru insanı beklerken, bazen yanlış insana katlanırken. Bir şeylerin bedelini ödüyor bazen seçimlerinin, bazen seçemediklerinin. Bazı bizler gri olamıyoruz net insanlarız. Ak yada karayız gerçek insanlarız, bu yüzden duygularımızı dip yaşıyoruz, fazlaca farkındalık var bizde ve bizlere deli diyorlar. Bize deli teşhisi koyuluyor ama gerçek deliler rahatlıkla zarar vermeye devam ediyor. Normallik toplumun çoğunluğunun davranışlarına göre belirleniyor. Çoğunluğun dışında kalanlar yani çan eğrisinin uçlarında kalan davranışlar anor

Güneş Gece Doğmaz...

Resim
Her sebebin bir nedeni, her nedenin bir sebebi var. Hiçbir şey boşuna değil, tesadüf diye bir şey yok. Yolcuyuz gelip geçiyoruz ne kırmaya, ne de kırılmaya gerek yok. İnsanı insan yapan kişinin karakteri, yaşadığı hayat, sergilediği duruştur. İnsanı insan yapan kendini bilir olup, bildiği gibi görünme dürüstlüğüdür. İnsanın kalbi yaşadığı yere yansır, yaşadığı yerde bir süre sonra kalbe bulaşır. Yaşam standardını kişi kendisi belirler. Aldığın nefes, yerinde olan sağlığın, görebilen gözlerin ve geliştirdiğin empati senin hayatında seni sen yapandır. Hayat anı yaşamaktır, hayat bugün hatta şu andır. Maalesef bizlerde öğrenilmiş bir çaresizlik var, farkındalık lazım hepimize. Hayatın içinden akarken olanı olduğu gibi an'da yaşamak güzel olan, karşımıza aynımız yada farklımız ihtiyaç halinde geliyor zaten. Her ne gelirse gelsin gelen sana seni anlatır. Aynınla, zıttınla, kendinle yüzleşirsin. Kiminle ne yaşadığından çok ne yakaladığındır önemli olan. Benzer sonuca aynında

Hiçbir İyilik Cezasız Kalmaz

Resim
Her ne kadar aklın yolu bir ise de çokluk haklılık ve doğruluk ölçüsü değildir. Bazı insanların evrenin onlar için yaratılmadığının sadece onun bir parçası olduklarının farkına varmaları gerekiyor. İnsanlar gerçek yüzlerini uzun süre gizleyemezler. Sorgusuz, sualsiz her derdinde yanında olduğun dost iyi gününe seni sığdıramamaya başladıysa sorgulama vaktidir. İnsan düşeceğini bilse zaten düşeceği yerde işi olmaz, risk aldığı hayatının düşüşünü her zaman birileri hazırlar, çelme ayağına takıldığı gün ister istemez düşer zaten, onun için bilerek, görerek kendini yakmak yerine yaşamak gerek. Olacağı var ise önüne dağ çıksa yinede olur. Hayat merdivenlerinden çıkarken sağlam basmak ve önünü görmekte önemli, önümüzü görürken bile ayağımızı kaydırmaya çalışanlarla dolu bir dünyada yaşarken üstelik. Dükkan sahibinin bir maymunu varmış bekçi gibi hep dükkanda dururmuş. Bir gün dükkana hırsız girmiş maymunu görünce taklit yapar diye düşünmüş ve başlamış esnemeye hırsız esnemiş, ma

İyilik Bile Ekosisteme Göre Değişiyor

Resim
İnsanlar iyi olmayı unuttular artık önemli olmaya çalışıyorlar, sadece sanmak bizimkisi gerçekler ise tamamen bambaşka. Mutlu olsak din, dil, ırk ayrımı yapmadan, zengin, fakir, güzel, çirkin, kadın, erkek, sizden, bizden diye ayrıştırmadan. Egomuzun boyu kadar konuştuğumuz için meydan balonlara kaldı. Bense deneme yanılma olayını çok ilerlettim, artık hiç denemeden direkt yanılabiliyorum. İnsanlar hem iyi, hem kötü olabilir bunlar göreceli kavramlar. Neyin iyi, neyin kötü olduğu düşüncesi kişiye, zamana, yere göre değişir, bu etikle ilgilidir doğuştan olmaz, yaşadığın toplum iyilik yada kötülükle ilgili değerleri bireye dayatır yani iyilikte, kötülükte öğrenilir. Her iyiliğin içinde bir kötülük, her kötülüğün içinde de bir iyilik mutlaka vardır. İnsanlar vicdani yönleri ve empati kurabilme yetenekleri olduğu için iyilik yaparlar, yine kıskançlık ve başarılı olma yönleri olduğu içinde kötülük yaparlar. İlk ana rahmine giderken bile yarışa giriyoruz, diğerleri geride kalıp üzü

Yükünü Tek Başına Omuzlamış İnsan...

Resim
Dalgalarla nasıl boğuştuğunun bir önemi yok, sadece sonuca bakanlardan oluşan bir milletiz. Malın değeri birinci, insanın emeği hiçtir ülkemizde. Bu, şu olmadan önce birey olabilmek önemli gerisi arkadan zaten gelir. Hayat sürekli bir tırmanıştır. Kimsenin emeğine, yüreğine basmadan tırmanmak ise insanca olandır. Güçlü biri olmayı istemedim marifet olduğunu da düşünmüyorum, güçlü olmak zorunda olmamayı daha çok isterdim. İstediğim şeyi ifade etmeme gerek kalmadan anlayabilen birileri olmasını, hayır demek zorunda bırakılmamayı, pes etmenin yapmak istediğim şeylere engel olmamasını ve vazgeçmemin gerekmemesini isterdim. Kimseleri kırmadan, incitmeden yaşamak incelik ister. Hayat her şeyi öğretir ezilmeyi, kalkmayı, sabrı, şükrü her şeyi iyisini de, kötüsünü de öğretir, içinden iyiyi, kötüyü seçmek de bizlere düşer. Yükünü tek başına omuzlamış insan kendi gücünün farkındadır diğer insanlarla boş yere muhattap olma gereği duymaz. Her şeyin kontrolü altında olduğundan emin ol

İnsanlar neden zalim?

Resim
Mutluluğu insanlardan beklersek sonuç hüsran olur. Hayat acımasız hepimiz dar bir boğazdan geçiyoruz. Mücadeleyi bırakmayıp her şeyden önce kendimiz için yaşayamalıyız, akrabayı, çevreyi, kimseyi mutlu etmek zorunda değiliz. Herkesin hanları, hamamları, fabrikaları yok, asgari ücretle mutlu olmaya çalışan milyonlarca insan var. Ayaklarımızın üzerine sağlam basmalıyız yoksa sonuç kaçınılmaz. İçindeyken bazı şeyleri göremiyoruz zamanımızın dışına çıkıp kendimizi izlemeye vaktimiz olmuyor. Buna rağmen bize sadece kendimiz doğruymuş gibi geliyor ve bu arada zamanda çok hızlı akıp gidiyor. Geriye dönüp baktığımda anlıyorum ki, eski günler çok güzelmiş mutlu ve berabermiş insanlar, şimdi paran varsa yanındalar insanların işine geldiğin kadarsın. Özlediklerimiz, sevdiklerimiz yok artık, gelecekle birlikte hayallerimizi, insanlığımızı, duygularımızı, gülüşlerimizi, huzurumuzu, saygımızı, nefsimizi kaybediyoruz. Paranın her şey olduğu bir dünyada yaşıyoruz. İnsanların çoğunun hedefi y

İnsan Yorulur İnsan Olmaktan!

Resim
Emile Durkheim SUICIDE kitabıyla sosyoloji biliminin kurucusu sayılır. Emile Durkheim sadece istatistiksel veriler toplayarak sosyoloji de yeni bir dönem başlamıştır. Böylece sosyoloji de alan taramaları başlamış, neden / sonuç çözümünü darbeleyen, sosyolojiyi toplum sorunlarını çözmeden uzaklaştıran bir devir başlamıştır.  Amerika kıtasının kuzeydoğusunda bulunan Grönlan'ın insanları ilkel şartlarda balıkçılık ile geçiniyorlardı. Danimarka bu insanlara içinde yaşayacakları ev verdi, intihar oranları nüfusa göre artmaya başladı. Bulunduğumuz zamandan bir örnek; BBC ilkel şartlarda yaşayan bir insan topluluğuna çağın bütün teknolojilerini veriyor, daha sonra bu insanlar hakkında gözlem yapıyor. Bu insanlar gün geçtikçe büyük şehirlerde yaşayan insanların halini sergiliyor ve depresyon gibi, stres gibi hastalıklara yakalanıyorlar. İçinde bulunduğumuz zaman yani tüketim çağı, bir insana gereğinden fazla şey yüklersen acı çeker, sığınacak yer bulamaz ve çöker diyor. Buna şö

Hipnoz Halindeyiz!

Resim
Özgürlük kavramı fikrimce bir insanın her istediğini yapması değil, belirli bir otorite tarafından yapmaya zorlandığı şeyleri yapmamasıdır. Çeperdeki bütün sahte kimliklerden, maskelerden, kendinle özdeşleştirdiğin zihinsel illüzyonlardan vazgeçtiğinde merkezini de bulursun. Hayat zaten hep bir şeylerden vazgeçmelerin öyküsü, bebeklikten, çocukluktan, sevmekten, ayrılmaktan, ağlamaktan, gülmekten, inanmaktan, inanmamaktan, yeniden aşık olmaktan, yaşlanmaktan, vazgeçmekten. Vazgeçmeyi, vazgeçip de öylesine yaşamaktan ve bu gerçeğin gerçek olmasından kuşkulanıp yaşayarak denemekten. İnsanların his duyları, gözlerin görmediği şeyleri hisleriyle görme imkanları var. Herkese kulağını aç, çok azına sesini ver. Dinlenecek çok insan, konuşmaya değer az insan var. Kendi içimizde bile öyle çok ikilemle karşılaşıyoruz ki, bir de karşınızdaki anlayamayacak kapasitedeyse iyice boğuluyoruz. Sarsıcı olan insanların samimiyetsizliği ve olaylara olan duyarsızlığı, bu da yaşam enerjimizi azalt

Duygularımız Doğru, İnsanlar Yanlış...

Resim
Savaştıkların seni yener. Sevdiğin her şey ise amacına hizmet eder. Yaşam ve hayat tarlasına bunları ekiyoruz kendimizce ama yaşamda değişmeyen ilkeler de vardır. Birlikte yaşamak, uzlaşmak, dayanışma içinde olmak, ortak yaşama kültürü geliştirmek önemli ve gereklidir. Gülmek beyin hücreleri tarafından salgılanan endorfin salgısını artırarak vücudumuzu rahatlatır. Hayatın en güzel eylemidir, her ne varsa sizi bundan alıkoyan onları yok edin. Gülmek için mutluluğu beklemeyin sonra belki tebessüm bile edemezsiniz. Hiç kimse bizden daha mutlu değil bunu gördüğünüz zaman şikayet etmeyi de bırakırsınız. İnsanlar çeşitli dertlerle sınanıyor, kimsenin hayatı bir diğerine benzemiyor. Hangi kapının ardında hangi dert var görebilmek için gönül gözünle bakmak gerekiyor. Ancak gönül gözü anlar dilsiz acıları ve mutlulukları. Hayat alıştırarak öğretir insana olgunluğa erişmeyi, kimi, neyi, ne kadar ciddiye almak gerektiğini. İnsanlığa karşı yeterince nefretle dolduğun zaman ironik bir şekil

Mutsuz Olan, Mutsuz Eden İnsanlar...

Resim
Tek başına olmadığın dünyada kendi doğrunun pek bir önemi yok. Çoğu plan yapılmak için seyir halindeyken yolda yön değiştirebiliyor. Zincirin en güçlü halkası koptuğu yeri kadar. Sanırım önemli olan haklı olmak değil mutlu olmayı bilmek. Her gülen mutlu olmadığı gibi her ağlayanda mutsuz değil. Hayat inişleri, çıkışları ile var, en iyisi ufak şeylerden mutlu olmaya çalışmak ve yaşadıklarımızdan ders çıkartıp hayatı kolaylaştırmak. Mutsuz insanlar genellikle başkalarını mutlu etmek için uğraşırlar, çoğu ön yargılarının ve diğer insanların düşüncelerinin kölesidirler. Gerçekte doğru gözünle görür, yüreğinle hisseder yine de inanmak istediğin için inanırsın. Kullanmadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler, kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarar. Hatayı her zaman karşı tarafta arayan, kendini mükemmel görüp aynaya hiç bakmayanlardır. Hayatta karşılarına çıkan her şeyde bir kusur bulan, bardağın dolu tarafına bakmak istemeyen kişiler hiç mutlu olamayacaklardır. Mutsuz olma

Kişisel Ve Toplumsal Ego

Resim
Ego bir nevi canlıların hayatta kalma refleksidir. Dolayısıyla bilinçaltında fark edilmeden yapılan sonuçları bile vardır. Onun için zaten empati ve saygı derdindeyiz. İnsanı egodan erdem kurtarır bunu empati ve saygı yoluyla başararak kültürü, coğrafi durumları oluşturabilir, bunlar da irade dışında şekil alan şartlardır. Empati ve saygı toplumu oluşturan egoların barışını sağlayan kural ve adaletin birlikte yaşayarak şartları uygun hale getirmesidir. İnsanlık olarak her birimiz toplum organizmasının devamıyla hayatımızın çoğunu geçiriyoruz. Dolayısıyla her şey eskilerin bir veya sıfırlarının diziliminin değişmesidir. Bu yüzden felsefi önermeler toplum yada insan üzerinde direkt etkisi olmadan anlamlandırma çabası içinde araç olmaktan öteye gitmiyor, nedeni ise hayata etkisi olmayan bilginin gereksiz, fazlalık olarak kendini yok etmesinden ileri geliyor. Ego ister kişisel olsun, ister toplumsal yönlendirme ile yapılan hatalara kulp aramamak gerekiyor. Olayları önce kişisel,

Eğitim Şart, Peki Nasıl Olmalı?

Resim
İnsan olmak okumakla olmuyor önemli olan insan gibi davranmak, insan gibi hareket etmek, okuduğunun hakkını vermek, insan olmak aslında mayada saklı eğitim sadece etken. İyi eğitimli sağduyulu insanlar dünyada çoğunlukta olsa çok şey değişirdi. Dinden fazla etkin olan eğitimdir. Bir insan bir insanın ne, kim olduğuna bakmaksızın değer vermeyi küçük yaşta öğrenirse ömrü boyunca bu durumunu korur. Eğitim insanın içindeki olanakları gerçekleştirmeli. Bir meşe palamudu meşe olma imkanını barındırır ve gerekli olanaklar sağlanırsa meşe ağacı olur, sağlanamazsa olabileceği, içinde barındırdığı özü ortaya koyamaz. İnsan da hem geçmişini, hem gelecekte olabileceğini şimdide barındırır, bu da biraz imkan ve şartlara bağlıdır. Öğrenilerin davranışa dönüşmesi, içselleşmesi ve olumlu gelişim göstermedir eğitim. Bu da ülkelerin eğitim politikaları, çevre, aile, ailenin sosyo ekonomik durumu ve kişinin kalıtımsal özellikleri vs. gibi çok yönlü etkileyici faktörleri içerir. Nitelikli eğitim